Paris; hem Fransa’nın hem de romantizmin başkenti. Yıllardır hem filmlerin,
hem şarkıların, hem romanların hem de büyük aşkların sessiz fonu oldu Paris. Hala
“balayı” dendiğinde, “başbaşa geçirilecek romantik bir tatil” dendiğinde ilk
akla gelen şehir oluyor ki biz de Şubat ayının anlamına uygun olarak bu harika
şehri size biraz daha yakından tanıtmak istedik bu sayımızda.
12 milyonluk nüfusu ve her yıl ziyarete gelen
onbinlerce turist ile oldukça kozmopolit
ve hatta kaotik bir şehir Paris. Eğer
metro, RER (Paris banliyö treni) ve bisiklet alternatifleri olmasaydı araç
trafiği canınızı sıkabilirdi ama hemen her sokağa ulaşan metro ağı sayesinde
hiçbir zaman otobüs, taksi ya da otomobile muhtaç değilsiniz bu şehri gezmek
için.
Paris öyle bir şehir ki hemen her sokağında
görmeye değecek bir sanat eseri bulunuyor. Bu sebeple size tavsiyemiz
kalacağınız süreyi göz önüne alarak gezip görmek istediğiniz yerleri önceden
belirlemeniz; arada kendinize güzelim sokaklarda kaybolmak ya da şirin bir
kafede biraz soluklanmak için izin vermek şartıyla elbette. Seyahate çıkmadan
önce bir gezi kitabı edinip, seyahatinizi bu kitabın yardımıyla planlayabilir;
tüm geziniz süresince de yine aynı kitaptan faydalanabilirsiniz. Ayrıca şehre
iner inmez ilk işiniz detaylı bir metro/RER ve şehir haritası edinmek olsun,
haritalar olmaksızın Paris’te yönünüzü bulmanız oldukça zor olacaktır.
Şehir
İçi Ulaşım
Paris merkezinden dışarıya doğru “Zone”lara
(Bölge) ayrılmış bir şehir. (Notre Dame klisesinin bulunduğu İle de la Cite Zone
1 olarak adlandırılırken Disneyland Paris’in bulunduğu kısım Zone
5 kabul ediliyor örneğin) Metro ve RER biletleri de bu Zone’lara göre
satılmakta. Gitmek istediğiniz yerlerin Zone’larına göre belirli süreli
sınırsız ulaşım sağlayan biletler alabilirsiniz, bu biletler metro ve RER kadar
otobüslerde de geçerliler. Metro ve RER’lere hem girişte hem de çıkışta bilet
kontrolü olduğundan bilet alırken Zone’ları doğru seçmek önemli. Bir de
bisiklet ile ulaşım ağı bulunmakta Paris’te. Bu sisteme Velib deniyor ve sık
aralıklarla yerleştirilmiş bisiklet parklarında kiralık bisikletler bulunuyor.
Otomatlar yardımıyla bu bisikletleri kiralayabilir ve karşılaştığınız bir başka
bisiklet parkında geri bırakabilirsiniz. Paris, özellikle merkez kısmı,
bisikletle dolaşmak için çok uygun bir şehir.
Seine
Nehri, kuzey kesiminde Sağ Yaka, güney kesiminde ise
Sol Yaka olacak şekilde Paris’i ikiye ayırmakta. Şehrin neredeyse önemli tüm
binaları nehre yakın yerlerde konumlanmış bulunuyor. Nehir kenarları yürüyüş
yapan, kitap okuyan insalar ya da öpüşen çiftlerle doluyken nehir de küçük
tekneler ve turistleri ağırlayan gezi tekneleriyle capcanlı. Yemek servisi de
yapan çeşitli özel tur tekneleri şehri nehirden görmek isteyen kişiler
tarafından tercih edilebilir. Ayrıca Tour Eiffel, Musee D’Orsay,
Saint-Germain-Des-Pres, Notre Dame, Jardin Des Plantes, Hotel de Ville, Louvre
ve Champs-Elysees durakları arasında ring servisi yapan Batobus’ler ile de bir bilet alarak tüm gün istediğiniz kadar indi-bindi
yaparak şehir merkezini Seine Nehri üzerinde gezebilirsiniz.
Notre
Dame de Paris (Our Lady of Paris – Paris’in Hanımı)
Victor Hugo’nun aynı isimli romanı sayesinde
belki de dünyanın en çok bilinen kliselerinden biridir Notre Dame. Tamamlanması neredeyse 200 yıl süren katedral 850yıllık
bir geçmişe sahip ve Gothik mimarinin de başyapıtlarından biri. Notre Dame
Paris’in en eski yerleşim yerlerinden biri olan Ile De La Cite’de yükselmekte. Kilisenin alt kısmı hem ibadete hem de turist ziyaretine
açık durumdayken, kilisenin üstünde yer alan kulelere çıkmak için bilet almak
gerekiyor. Kulelere çıkmak için uzun bir kuyrukta en az bir saat beklemeyi ve sonunu
hemen hiç göremediğiniz yaklaşık 400 basamağı tırmanmayı göze almanız gerekiyor
ancak kulelerden şahane Paris manzarasını ve kulelerin etrafında Paris’i gözetleyen “Gargoyle”ları (Taştan,
korkutucu hayvan heykelleri) görmek için çok da büyük bir bedel değil bu.
“Musee
du Louvre hakkında duyduklarınız doğru” diyerek söze
başlayabiliriz. Zira Louvre müzesi bir günde gezmenin –samimiyetle-
imkansız olduğu bir müze. Tarihi Ortaçağ’a kadar uzanan Louvre dünyanın en
önemli sanat koleksiyonlarından birine ev sahipliği yapıyor. Müzeye giriş 1989
yılında inşa edilen “Cam Piramit” içerisinden yapılıyor ve giriş için ortalama
bekleme süresi 45 dakika. Müze o kadar büyük ve içerisinde o kadar çok eser
barındırıyor ki, kaybolmamak ve zamanınızı boşa tüketmemek adına ziyaret
öncesinde görmek istediğiniz eserleri belirlemenizi ve müze haritası üzerinde
işaretlemenizi tavsiye ederiz. Ayrıca herkes tarafından bilinen Mona Lisa,
Venus de Millo, Halka Yol Gösteren Özgürlük gibi eserlerin önünde günün her
saati büyük türist kalabalıkları oluşmakta. Müzede derslerini önemli eserlerin
önünde yapan öğretmenler, sanat eğitimi alan öğrencileri görmek insanı oldukça
keyiflendiriyor. Louvre’un gölgesinde kalmış olsa da aslında dünyanın en önemli
müzelerinden biri olan Musée d'Orsay’da
ise Monet, Manet, Degas, Renoir, Cézanne, Seurat, Sisley, Gauguin ve Van Gogh
gibi pek çok ünlü sanatçının en bilinen eserleri sergilenmekte. Musee du Louvre Salı, Musée d'Orsay ise Çarşamba günleri
kapalı oluyor.
Parklar,
Bahçeler ve Açık Alanlar
Açık havada ve güneş ışığı altında yürüyüş
yapmanın sağlık için çok gerekli olduğuna inanan eski Parisienlerin şehre en
büyük katkısı; çiçekleri, ağaçları, havuzları, çeşmeleri, hem klasik hem de modern
sanat eserleri ile dolu simetrileri ile büyüleyen, günün her saatinde, yılın
her mevsiminde canlı park ve bahçeleri inşa etmeleri olmuş. Concorde
meydanı ile Louvre Müzesi arasında yer alan “Jardin des Tuileries” (Tuileries Bahçesi), Quartier Latin’e yakın
yer alan “Jardin du Luxembourg”
(Luxembourg Bahçesi) ve Seine Nehri kıyısında yer alan “Jardin des Plantes” (Botanik Bahçesi) şehrin en önemli
bahçeleridir. Bu bahçeler yaz – kış kalabalıktırlar ve insanlar havanın
soğukluğuna, yağmur yağıyor olmasına aldırmadan koşu ya da yürüyüş yapar hatta
kuytu köşelerde kitap okurlar. Bahçelerin içinde küçük cafe-bar-restaurantlar
yer alır ve buralarda dilerseniz yemek yiyebilir hatta şarap içebilirsiniz.
Özellikle Jardin du Luxembourg içerisinde yer alan “Fontaine Medicis” (Fontaine Çeşmesi) Paris’in en romantik ve en gizli
kalmış kuytu köşelerinden biridir.
Champs-Elysées
bulvarı Arc de
Triomphe'tan başlayıp Concorde meydanına
dek devam eden, dünyanın en önemli markalarının yer aldığı dükkanlarıyla
modanın ve alış-verişin kalbi olduğu kadar, Paris denince akla gelen ilk
yerlerden de birisidir. Arc de Triomphe Napolyon’un
emriyle yapımı başlayan ancak 30 yılda tamamlanan bir “Zafer Tak”ıdır. On iki
cadde zafer takını merkeze alarak açılır ki bunlardan biri de Champs-Elysées’dir. ( Arc de
Triomphe’tan başlayıp, Champs-Elysées bulvarı,Concorde Meydanı, Jardin des
Tuileries ile devam edip Musee de Louvre ile sonlandırılabilecek bir yürüyüş
güzergahını tavsiye ederiz. )
Sacre
Couer Paris’in tek tepesi olan Montmartre üzerinde yükselen bembeyaz bir klisedir. Klisenin
olduğu tepeye finüküler ile ya da merdivenlerden çıkılabilir. Tepeden Paris
manzarası muazzamdır, mümkünse bir şişe şarap ve sevgili ile gün batımında
merdivenlerde oturup bu manzaranın tadına varılması tavisye olunur. Sacre Couer küçük ve sevimli sokaklar
ile çevrilidir ve bu sokaklarda küçük galeriler, sokakta portre çizen
ressamlar,cafeler ve hediyelik eşya dükkanları bulunur. Paris’te hediyelik eşya
almak için en uygun merkezlerden biridir burası. Ayrıca dünyaca ünlü gece klubü/pavyon
Moulin Rouge’da kliseye 10 dakikalık
yürüme mesafesindedir.
Öncelikli hedefi çocuklar olsa de Disneyland Paris (EuroDisney) her
yaştan insanın keyif alacağı bir eğlence mekanı. Büyülü bir yer, insan kapıdan
içeri adımını atar atmaz başka bir dünyaya geçiş yapıyor sanki burada. 2
parktan oluşuyor, Disney Park ve Walt Disney Studios. Tek park için
bilet alınabileceği gibi iki park için birden de bilet alınabilir. Eğer iki
parkı da güzelce gezmek istiyorsanız iki günlük bilet almakta fayda var. Disney Park farklı temalardaki
bölümlerden oluşuyor; Fantasyland, Discoveryland, Frontierland ve
Adventureland. Her bölümde temaya uygun olarak farklı oyunlar bulunuyor, bu
oyunlar farklı yaşlara hitap ediyor. Park girişinde verilen haritalardan
oyunlar, korkutuculuk seviyeleri ve bekleme süreleriyle ilgili bilgi
bulunabilir. Buranın girişinde pek çok butik bulunuyor ve bu butiklerde
çocuklar için Disney karakterlerinin kıyafetleri satılıyor; böylece parkın
içerisinde onlarca sihirbaz, prenses ve peri kızı etrafınızda dolaşıyor. Walt Disney Studios ise daha çok
büyüklere yönelik bir park. Burada sinemanın büyülü dünyasına bir keşfe
çıkmanız mümkün. Çeşitli oyunların yanı sıra 4 farklı stüdyoyu da ziyaret
edebilirsiniz.
Disneyland Paris her daim kalabalık ancak özel
gösterlerin olduğu Cadılar Bayramı ve Chritstmas dönemleri ile yaz aylarında
kalabalığın daha fazla olduğunu da hatırlatalım.
Paris
kendinizi zamandan bağımsız hissettiğiniz bir şehir.
Sanki yüzyıllarca önce zaman burada durmuş ve o anın ardından şahir hiç
değişmemiş gibi, tanıdık. Mimarisi romantik, belki de bu yüzden “aşk”ı yaşamak
için en uygun şehir burası.Umarız yazımız Paris’i gezerken size küçük de olsa
bir fayda sağlar.
* Lana
Del Rey’in “Paris” şarkısına atfen.
1 yorum:
Hi………….
Thanks for Your great information , I like it !!!!
Is any one give info releted to cosmetic surgery Burun estetiği ??
Hello all Dr.Yakupavsar one of best Op.Dr in cosmetic surgery. His company name Yakup Avsar. the very famous compnay releted to plastic surgery & cosmetic surgery etc..... One best think this person is doing most of the turkey Actor and actress plastic surgery and nose surgery and cosmetic surgery .
you must take advice form him related to this matter. for the better know you contact this address www.yakupavsar.com
Mardin Ebulula Street Violet Street Number: 1
Akatlar / Istanbul (Bjk College Behind) pin-304080
Burun estetigi
Yorum Gönder